Tarİhsel gelİşİm


Kentteki ilk insan izleri kuzeydeki Akropoliste (Yukarı Kent) tespit edilmiştir ve Geç Neolitik-Kalkolitik Çağ’ı işaret etmektedir. Hellenistik Dönem’de yerleşim, Akropolisin güneyindeki ovaya doğru yayılmış ancak Akropolis önemini yitirmemiştir. Burada Roma İmparatorluk Geç Antik ve Hıristiyanlık dönemlerinde çoğunlukla dinsel karakterli yapılar varlığını sürdürmüştür. Perge’nin adının geçtiği en erken kaynak, Hattuşa’da (Boğazköy) bulunan ve Hitit Kralı IV. Tuthaliya (MÖ 1265-1215) dönemine ait bir sınır anlaşmasını içeren çivi yazılı bronz bir levhadır. Metinde, Kurunta isimli kralın yönettiği Tarhuntaşşa ülkesinin sınırları belirtilir. Bu anlaşmada ismi geçen “Parha”nın Perge’yi, “Kaştaraya”nın ise Kestros’u ifade etmek için kullanıldığı ve Perge’nin Hititler döneminden beri bilinen bir yerleşme olduğu düşünülmüştür. Akropolis kazılarında bulunan Geç Bronz Çağ’a arkeolojik veriler “Parha” ile çağdaş bir yerleşimin göstergesidir. Kentin Hellenistik Dönem sikkelerindeki lejantlar ve bazı yazıtları yerli Anadolu dillerinden Pamphylia lehçesindedir. Bu durum da Perge’nin erken dönemine ve yerel karakterine tanıklık eder.

Antik kaynaklar Pamphylia Bölgesi’ne MÖ 2. binyılın sonunda Akhaların, MÖ 1200 sonrasında ise Dorların geldiğini aktarır. Mitolojiye göre, Troia Savaşı’nın ardından Mopsos, Kalkhas ve Amphilokhos önderliğindeki Akhalar, Anadolu’nun batısından güneye doğru ilerlerler, Pamphylia’dan geçerler ve burada kentler kurarlar. Bu mythosların yansıması Perge’nin Hellenistik Dönem Güney Kent Kapısı’nın avlusuna yerleştirilmiş, üzerindeki yazıtlarda Hellas’tan geldikleri aktarılan efsanevi kuruculara ait kaidelerdir. Hellenistik Dönem sonrasında Anadolu kentlerinde, kökenlerini Eski Yunan’a bağlama uygulaması yaygınlaşmıştır. Hiç kuşkusuz, bunun siyasi ve sosyolojik sebepleri vardır. Bölgede bir Akha/Myken kolonizasyonunun varlığını kanıtlayacak ölçüde arkeolojik ver tespit edilmemiştir; Perge Akropolisinde bulunan Myken keramikleri bölgeler arasındaki ticaretin göstergesi şeklinde yorumlanmıştır.

DEVAMI >>

  • Kentin Konumu


  • Perge Antik Kenti, Antalya kent merkezinin yaklaşık 18 km kuzeydoğusunda, Aksu ilçesindedir. Kentin yer aldığı antik Pamphylia (tüm kabileler ülkesi) bölgesi, günümüz Antalya İlinin ovalık kısmını kapsamakla beraber, kuzeyden Pisidia ve Toros Dağları, güneyden ise Akdeniz ile sınırlandırılmıştır. Batısında Lykia, doğusunda Kilikia Trakheia (Dağlık Kilikia) bölgeleri bulunan Pamphylia’nın batı ve doğu sınırları antik yazarlara ve bölgenin tarihsel gelişimine göre değişmiştir. Roma İmparatorluk Dönemi’nde Olbia ve Korakesion arası Pamphylia bölgesi olarak kabul edilmiştir.

    Bölge Perge dışında Attaleia, Sillyon, Aspendos, Side ve Lyrbe gibi önemli kentlere ev sahipliği yapmıştır. Düden (Katarraktes), Aksu (Kestros), Köprüçay (Eurymedon) ve Manavgat (Melas) akarsularının bölgenin ticari ve kültürel gelişimine katkısı önemlidir. Bu akarsular Perge, Aspendos, Sillyon gibi iç kentlerin denizle bağlantısını sağlamış; ırmak limanları sayesinde kentler deniz limanlarının riskli ortamından korunarak geliştirdiği ticaret sayesinde zenginleşmiştir.

DEVAMI

Perge AnTİK KENT




Batı Nekropolis

Kentin sur sisteminin dışında, doğu ve batısında yer alan iki nekropolis ağırlıklı olarak Roma İmparatorluk Dönemi’ne tarihlenir.

Doğu Nekropolis

Kentin Doğu kent kapısından çıkıldığında Doğu Nekropolis’e ve olasılıkla Solak köyünde yer alan Kestros (Aksu) üzerindeki ırmak limanına ulaşılır.

Araştırma tarihi

Perge, 19. yüzyıldan itibaren çeşitli araştırmacı ve gezginlerin dikkatini çekmiştir. Bu gezginler arasında W.M.Leake, F. V. J. Arundell, C. Fellows ve A.B. Spratt sayılabilir.